Nora'nın Kitaplığı : Kuşatma ve Fırtına (Grishaverse #2) - Kitap Yorumu

13 Temmuz 2020 Pazartesi

Kuşatma ve Fırtına (Grishaverse #2) - Kitap Yorumu


Her zaman böyle olmayacak. Özgür kaldığın günlerin sayısı arttıkça hayatın kolaylaşacak… En güçlü Grishalardan biri olan Güneşin Elçisi Alina Starkov, Karanlıklar Diyarı'nda yaşanan faciadan kaçıp arkadaşı Malyen'le birlikte, arkasında bıraktığı dünyanın karmaşasından uzak kalacağını düşündüğü bambaşka topraklara doğru yola çıkar.

Ancak kaderinden ve geçmişinden kaçmak sandığı kadar kolay olmayacaktır. Karanlıklar Efendisi yenilediği gücü ve ölümcül planlarıyla yeniden karşısına çıkmaya hazırlanmaktadır. Alina'nın Karanlıklar Efendisi'ni yenmek ve terk etmek zorunda kaldığı Ravka'yı özgürlüğüne kavuşturmak adına gereken güce ulaşması için uzun ve tehlikelerle dolu bir yolculuğa çıkması gerekecektir.
Kuşatma ve Fırtına'nın karanlık dünyasında Alina'yla birlikte kaybolacak ve oradan asla dönmek istemeyeceksiniz.


Grisha Dünyası'ndan esinlenerek yapılmış şarkı Winter Prayer'ı buraya tıklayarak dinleyin!

Kahramanlar ve azizlerle ilgili sorun ne biliyor musun Nikolai?
Sonunda her zaman ölürler.

Derince bir nefes alıyorum ve... vay canına! Sakinleşerek en baştan başlamaya çalışıyorum ve şu an ne kadar etkilenmiş olursam olayım söylemem gereken bazı noktaları toparlıyorum. Öncelikle, bu kitabın ilk 250 sayfası çok ağır tempoluydu. Aslında ilk 50-100 sayfası fena gitmiyordu fakat sonrası, özellikle de bu yazın bunaltıcı sıcağında okuması zor bir kısımdı diyebilirim. Bir de uzadıkça uzadı, asla istediğim şeyler de olmadı, canım sıkkın, moralim bozuk, gözlerimi devire devire okudum durdum. 


Sonra bugün kitabı başına birazcık daha ilerleme umuduyla oturdum, 250-300. sayfalardayken bir baktım ki elimden bırakamıyorum. Hayır yani bir olay geliştiği, heyecanlı bir şey olduğu da yok. Ama elime yapıştı resmen kitap, bir türlü bırakamadım. Sonra hazır hızımı almışken ve tempo gittikçe artıyorken okumaya devam ettim ve kitap gerçekten de bir çırpıda bitti. Kalbim hâlâ küt küt çarpıyor, işin garibi istediğim olaylar yine de olmadı ama buna rağmen içimdeki heyecan asla dinmiyor, umutsuzca son kitap için çıldırıyorum. 

Yine de üçüncü kitapta okuyacaklarım bu kitapla ilgili size sunacağım yoruma karışmasın diye yorumu tamamlamadan son kitaba başlamıyorum, o kadar da fedakârım yani kıymetimi bilirsiniz artık 😉


Tolya ve Tamar

Yorumun bundan sonrasını ilk kitabı okumamış olanların okumamasını tavsiye ederim. Nereden başlasam emin değilim. Öncelikle bu kitapta, hatta bu seride genel olarak çaresizce beklediğim şey: Artık hangi erkek karakterin başrol olacağının netleşmesi. Aslında böyle bir olay olmamalı ve bunun belirsiz kalması seriyi çok daha kaliteli kılıyor ama biz böyle alışmadık ki! Biz kitabın başından itibaren başroldeki kızımızın kiminle son bulacağını hep bilirdik. Şimdi ise yazar kimseye tutunmamıza izin vermiyor. Sanki her şey çok gerçek gibi, kimse ve hiçbir ilişki mükemmel olamıyor.

Bir sonraki çaresizce beklediğim ama elde edemediğim şey ise Karanlıklar Efendisi. Ya bu kitap 500 sayfaya yakın, kitabın en önemli, en muhteşem, en sevgili, en biricik karakteri nasıl bu kadar az görünebilir? Vallahi kadere isyan ettim bu noktada, zaten benim birtanecik Karanlıklarımın Efendiciğini kötü karakter yaptınız, bir de üstüne gözlerden uzak, gönüllerden ırak konuma getirdiniz, olacak iş değil! Bir dahaki kitabın yarısından çoğunda Karanlıklar Efendisi'ni görmezsem bu seriye ömür boyu küserim ona göre! Zaten tüm seri hepi topu 3 kitapçıktan oluşuyor 😢

Nikolai
SPOILER PARAGRAFI

 Aman Nikolai da Nikolai. Nereden çıktı başımıza bu adam ya! Zaten Malyen'le Karanlıklar Efendisi arasında bir çekişme vardı kalbimde, şimdi bir de ipin ortasından yakışıklı prens çekiştirmeye başladı. Bunu görür görmez Malyen'in tarafına geçtim ben. Sturmhond iken onu sevmiştim ama Nikolai'den bir cacık olmaz, ben söyleyeyim. Bunu da görünce zaten Karanlıklar Efendisi'ne dair bir umudum da kalmadı, dedim sevgili Alinacığım, bari Malyen'le sonsuza kadar mutlu olsun. Harem mi kuruyoruz kardeşim burada, bir de Vasily'nin teklifi çıktı ya ortaya iyice tüylerim diken diken oldu zaten. Yok artık yani, yok artık. Ayyy, bir de Genya'ya olanlar neydi öyle? O sahnede kendimden geçmiş olabilirim, zira Genya benim çok sevdiğim karakterlerden biriydi. Aman be kızım ya... ya da ne diye Genya'ya sitem ediyorsam! Karanlıklar Efendisi iyice kafayı çizmiş yani, önce Bargha sonra Genya, resmen kalbim paramparça oldu, aman en kötüsü kendine yaptıklarıydı, en çok da ona üzüldüm doğrusu...

SPOILER SONU

İşte böyle... Monoton gideceğini zannetsem de oldukça sarsıcı bir okuma oldu benim için. Şimdi izninizle son kitaba koşuyorum... 2'den sonraki novellaları da unuttum sanmayın, toplu yorumları 2. kısım olarak gelecek. Bu seriyi okuyanların görüşlerini merak ediyorum, bir sonraki paylaşımda görüşmek üzere, hoşça kalın!

Not: Nasıl heyecanlandıysam "Herkese merhaba!" demeyi bile unutmuşum. 10 kitaplık çekilişimiz ay sonuna kadar devam ediyor bu arada, buradan katılabilirsiniz!



Yazar: Leigh Bardugo     Yayınevi: Martı      Çevirmen: Ozan Aydın  
Sayfa Sayısı: 496     GoodReads Puanı: 4


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder